-
1 şifa\ vermek
изле́чивать -
2 şifa vermek
to restore to health -
3 sadra şifa vermek
успокоить / облегчить сердечную боль -
4 şifa
şifa [ɑː] Heilung f; Gesundung f;şifa bulmak genesen;şifa vermek heilen, gesund machen;şifalar olsun! möge sie (= die Arznei) dir gut tun!; -
5 şifa
şifa [ʃifa:] sGenesung f\şifa bulmak genesen, gesund werden\şifa vermek heilen, gesund machen\şifayı bulmak [o kapmak] ( fam) ( hastalanmak) krank werden; ( hastalığı artmak) richtig krank werdenacil \şifalar dilemek rasche Genesung wünschen, gute Besserung wünschen -
6 şifa
а исцеле́ние, выздоровле́ниеşifa şifayi âcil — ско́рое выздоровле́ние
şifa bulmak — вы́здороветь, попра́виться
şifa(lar) olsun! — на здоро́вье! (пожелание при приёме лекарства или чиханье)
şifa verici — исцеля́ющий, целе́бный
şifa vermek — исцели́ть
Allah şifa versin! — дай бог здоро́вья!
şifa yurdu — больни́ца, го́спиталь
◊
şifayı bulmak, şifayı kapmak — ирон. а) заболе́ть; б) попа́сть в беду́; име́ть неприя́тности -
7 şifa
исцеле́ние, выздоровле́ниеşifa bulmak — исцели́ться, вы́здороветь
şifayı bulmak / kapmak — заболе́ть; разболе́ться
şifa niyetine — с до́брыми пожела́ниями скоре́йшего выздоровле́ния (говорится, когда больному дают лекарство)
şifalar olsun! — а) бу́дь[те] здоро́в[ы]! ( пожелание чихающему); б) на здоро́вье! ( пожелание при приёме лекарства); в) с лёгким па́ром! ( говорится вышедшему из бани)
şifa vermek — исцеля́ть
-
8 شفا دادن
şifa vermek -
9 şiddetle
arapça-türkçe kesin olarak. şifa bahşetmek şifa vermek, iyileştirmek. şifa bulmak iyileşmek. -
10 исцеление
сşifa; iyileşmeнести́ / дава́ть исцеле́ние — şifa vermek
-
11 исцелять
несов.; сов. - исцели́ть, в соч.şifa vermek; kurtarmak; iyileştirmekэ́ти во́ды исцеля́ют от ревмати́зма — bu sular romatizmaya şifa verir
-
12 şifâbahş
arapça-farsça شفابخش şifa verme, iyileştirme. şifâbahş olmak şifa vermek, iyileştirmek. -
13 sadır
выпад. -drı1) грудь2) сердце3) ист. казаскер ( высшее после шейх-уль-ислама духовное лицо в Османской империи)•• -
14 yara
ра́на (ж)* * *1) ра́на; ране́ниеyara işlemek — гнои́ться ( о ране)
yara kapanmak — зажива́ть, зарубцева́ться, зараста́ть - о ра́не
açık yara — откры́тая ра́на
ağır yara — тяжёлое ране́ние
bıçak yarası — ножева́я ра́на
gönül yarası — серде́чная ра́на
kanayan yara — кровоточа́щая ра́на
2) дыра́, пробо́ина3) боль, страда́ние; го́реyara açmak — нанести́ ра́ну, ра́нить тж. перен.
yarasını deşmek — береди́ть чьи-л. ра́ны
yaraya şifa vermek — исцеля́ть тж. перен.
yarayı tazelemek — а) береди́ть ра́ну; б) береди́ть ду́шу / серде́чные ра́ны, расстра́ивать тяжёлыми воспомина́ниями
yaraya tuz biber ekmek — ≈ сы́пать соль на ра́ну, растравля́ть душе́вную ра́ну
••yarası olan gocunur — погов. ≈ на во́ре ша́пка гори́т
-
15 излечивать
несов.; сов. - излечи́тьşifa vermek; iyi etmekэ́тим лека́рством боле́знь не изле́чишь — hastalığın bu ilaçla tedavisi imkansızdır
-
16 sadır
-
17 შეხორცება
s.şifa vermek, iyilesmeki.iyileşme (yarada) -
18 sadr
arapça صدر 1.göğüs. 2.baş. 3.başköşe. 4.sadrazam. sadra şifa vermek işe yaramak, rahatlatmak.
См. также в других словарях:
şifa vermek — iyi etmek, sağlığına kavuşturmak Hastalara türlü maceralarla şifa vermesini ben bilirim. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
sadra şifa vermek — gönlü, yüreği rahatlatmak, ferahlatmak Reha Bey e de meseleyi biraz çıtlattım. Ondan da pek sadra şifa verecek bir şeyler öğrenemedim. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaraya şifa vermek — 1) hastalığı iyileştirmek 2) kötü durumdan kurtarmak, derde deva olmak Bizde de bir aklıevvel çıksa şu son durumda yaraya şifa verecek neler söylerdi? H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
şifa — is., Ar. şifāˀ Bedensel veya ruhsal bir hastalığın son bulması, hastalıktan kurtulma, onma Birleşik Sözler şifahane şifa otu darüşşifa Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller şifa bulmak şifa niyetine şifa vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
şiddetle — (A. T.) kesin olarak. ♦ şifa bahşetmek şifa vermek, iyileştirmek. ♦ şifa bulmak iyileşmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
şifâbahş — (A. F.) [ ﺶﺨﺑﺎﻔﺵ ] şifa verme, iyileştirme. ♦ şifâbahş olmak şifa vermek, iyileştirmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
sadır — is., drı, Ar. ṣadr 1) Göğüs, sine 2) Yürek, kalp 3) tar. Kazaskerlere verilen unvan 4) tar. Sadrazam Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller sadra şifa vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yara — is. 1) Keskin bir şeyle veya bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik Mendilimi bir çatkı şekline sokarak başıma, yaramın üzerine sardım. R. H. Karay 2) Bir şeyin iç veya dış yüzünde herhangi bir etki ile oluşan ve tehlikeli olabilen oyuk, gedik,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sadr — (A.) [ رﺪﺹ ] 1. göğüs. 2. baş. 3. başköşe. 4. sadrazam. ♦ sadra şifa vermek işe yaramak, rahatlatmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük